Algıda adalet ‘Adalet Mülkün Temelidir’ dendi ve tüm mahkemelerimizin duvarlarına yazıldı. Atalarımız söyledi bizler de devam ettirdik. Adalet sadece mahkemelere ait bir kavram mı? Suçlu olmak ve o suçun cezasını çekebilmek için başvurulan bir şey mi? Ve o zaman da adalet yerini buldu diyebilecek miyiz? Peki, çocuğunu yanlış büyüten ve onun yanlış alışkanlıklar edinerek kendine ve başkalarına zarar veren bir birey olmasını sağlayanların adaleti nasıl sağlanacak? O çocuğun kendine güvenemeyip mutsuz olması adalet konusu değil midir? Her istediği yapılarak bir insanın ya da bir gencin marifetsiz kalmasının adaleti kiminle ilgili? Anne babalık mahkemesi mi kurmalıyız?
Eşini aldatan ve her iki tarafa ve de kendine yüzlerce kez yalan söyleyen bir insanın adaletini kim sağlasın? Nasıl sağlansın?
Kazandığı parayı eve ekmek getirmek yerine gidip at yarışlarında bahis oynayarak evde 4 kişiyi mağdur eden boynunu bükeni kim cezalandıracak?
Peki ya bahis oynatan ve buna sebep olanları?
İş yerinde iş arkadaşının arkasından yalan söyleyen yapmadıklarına yaptı diyenler ne olacak?
İnsanlar her gün adaletsiz davranışları içinde olabiliyorlar;
Sigara içerken,
Evde yemek için sofrada bekleyenler varken arkadaşları ile takılıp eve gelmezken,
Her gün evi temizleyen anneye yardım etmezken,
İstediği filmi seyredip ötekinin istekleri ile hiç ilgilenmezken,
Hep kendisi yorgun olup, ötekilerin hiç yorulmadığını zannederken,
İstediği yemeği yemek için etrafını ikna etmeye çalışırken,
Kalitesiz ürün satarken,
Hep kendisi konuşmak ve yönetmek isterken,
Kendi isteklerine odaklanırken,
Kendini hep haklı görürken,
İş yerine sürekli geç giderken,
Çocuğunu yetiştirmekle ilgilenmezken,
Evliyken başkasından hoşlanırken adaletli değildir. Ama insan kendini bu konularda adalet konusu gerekli gibi algılamaz. Bunlar günlük işler ve cezası yok, mahkemelik olmam diye düşünür.
Ancak Deneyimsel Öğreti der ki her anın ve her davranışın bir maliyeti var. Her adaletsiz davranışın da mutlaka bir gün bir karşılığı var.
Ve gerçek adalet insanın algısında başlar.
Sevim Aslan Doğan
Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmez hadisi şerif
Esra Güvenen
Gözümün önüne motif,motif birleştirimiş bir dantel masa örtüsü geldi.Kimi ilmek kalın atılmış,kimi ilmek koptu kopacak,kimi ilmek hepten kaçmış.Nasıl da bağlıyız birbirimize? Kaç ipliğimiz var? Kaç ilmek hakkımız? Kaç motifde ilmeğimiz var? Komşunun çocuğu açken ,beni eğiten öğretmenin yaşlı evinde yol beklerken, eşi ölmüş arkadaşım yarenlik isterken...ben hangi ilmeğe tekrar tekrar ip sarıyorum acaba,kabaran ilmeği görmeden,kaçan ilmekleri fark etmeden... Aytülcüğüm,canım arkadaşım yüreğine sağlık.Hakikaten yargılamak,suçlamak ne kolay nefse...Sanki gördüklerimiz,şahit olduklarımız kemdimizden başka....
Elçin Okçelen
Sanki karşılığı olmayacakmış gibi pervasızca üzerine düşünmeden yaptığımız şeyler...İnşallah Adalet kavramının sadece mahkemelerde değil heryerde olduğunun ve her yaptığımızın bir karşılığı olduğunu her daim hatırlayıp ona göre davranırız...Ellerinize sağlık çok güzel hatırlatıcı bir yazı olmuş.
Nurcin incirli
Çok güzel ifade ettiniz...MaşAllah...????
Gülşen Güneş
İnsanın yaptığı yanlışın farkında olması gerekiyor ki ADALET i düşünsün. Yaptığının yanlış olduğunu bilmezse anormal olanı normalmiş gibi görürse ADALET li olabilir mi? Birtek ben mi yapıyorum herkese baksana deyip kıyas yaparak kendini aklamaya çalışan kişiler için ADALET ne olabilir? EVET çok güzel anlatılmış ADALET algıda başlar. Gerçeklerden bahsetmiş olduğunuz için teşekkür ederiz.
Selahaddin Karadanan
Sakınmak, insanın kendisine kattığı en büyük hahazinedir.
Emel Karslıoğlu
Adalet hayatın ta kendisidir yazı çok doğru elinize sağlık
Çilsem Şimal Bektaş
Günlük yaşantımızın içinde maalesef ki düştüğümüz hatalar, umarım ki algımızda adaleti sağlayanlardan oluruz :)